top of page

PROF. DR. BURHAN MAYİR

+90 537 357 34 64

Sunu1 küçük.jpg

Amatör Dağcılar için Ağrı Dağı Tırmanışı - Çıkışı

Amatör bir dağcı olarak Ağrı dağına çıkmadan önce internetten arama yaptığımda, deneyimini ayrıntılı şekilde paylaşan az sayıda kişinin yazısına rastladım. Benim gibi, daha önce çok sayıda dağa çıkmadıysanız, çok tecrübeli değilseniz, hele ki 5000 metre üzeri bir irtifaya çıkmadıysanız, sizi nelerin beklediğinin farkında olmayabilirsiniz. Bunun için Ağrı dağında yaşadığım tecrübelerimi amatör dağcılara aktarmaya düşündüm. Bu yazı amatör bir dağcı tarafından, Ağrı dağına çıkmak isteyen amatör dağcılar için yazılmıştır.  

Ağrı Dağı

Ağrı dağı ile ilgili internette arama yaptığınızda karşınıza hep tur firmalarının tanıtım ve yazıları çıkacaktır. Bu yazılarda genellikle Ağrı dağı çıkışının kolay olduğu, özel bir teknik gerekmediği, hemen hemen herkesin yapabileceği belirtilir. Bu yazıların haklılık payı olsa da Ağrı dağında gördüğüm manzara tam olarak öyle değildi. Unutmayın Ağrı dağı 5000 metrenin üzerinde yüksekliği olan bir dağdır. Her ne kadar zirve yolunda özel bir tırmanış tekniği veya tırmanış malzemesi gerekmese de, bir yüksek irtifa çıkışıdır. Çıkış diyorum çünkü tırmanış gibi bir durum yok, sadece yürüyerek zirveye erişilebiliyor.

Ağrı dağına genellikle turlarla gidiliyor. Satın aldığınız turlar sıklıkla yerel tur acenteleri üzerinden çalışıyorlar ve yerel acenteler bölgedeki ulaşım, konaklama ve yeme içmeyi organize ediyorlar. Benim zirve yapmam, daha önce yaz ve kış mevsimlerinde defalarca Ağrı dağında zirve yapmış, dağcılık eğitmeni, rehber, ve tecrübeli bir dağcı olan bir arkadaşımın rehberliğinde oldu. Yani sadece 2 kişiydik, konaklama, ulaşım ve eşyaların taşınması için yerel bir acenteden yardım aldık. Yeme içme planlaması kendimize aitti. Ama sanırım 2024 yılındaki ölümlü kaza sonrası artık resmi rehbersiz çıkışa izin verilmiyor. Çıkış planlamasında buna dikkat etmek gerekecek.

Yazımın devamında önce yolculuğumuzu, sonra da amatör bir dağcı olarak gözlemlerimi ve amatör dağcıların işine yarabileceğini düşündüğüm, önemli gördüğüm bazı konuları aktaracağım.

                                                                             Doğubeyazıt'a gidiş

Ağrı dağına gitmek için öncelikle Doğubeyazıt’a gitmek gerekli. Ben Doğubeyazıt’a Van üzerinden gittim. Alternatif olarak Ağrı ve Iğdır üzerinden de gidilebilir ama o yol hakkında bilgim yok. Böylece Van ilini gezme fırsatı da bulmuş oldum. Van havaalanına indikten sonra, 5 dakika yürüyerek havaalanından dışarı çıktığınızda, yol kenarından geçen minibüslerle otogara gitmek mümkün. Havaalanı içinden otogara giden otobüslerde mevcut ama otobüs saat aralıkları biraz uzun, ben minibüsü tercih ettim. Otogardan Doğubeyazıt ilçesine büyük minibüslerle yolculuk yapılabiliyor. Yaklaşık 3 saat süren ve yolda birkaç kere Jandarma kontrolünden geçilen bu yolculuk sonrası Doğubeyazıt’a varılıyor. Doğubeyazıt 1600 metre rakımlı bir ilçe.. İlçe merkezinde alışveriş yapmak için birçok market zinciri bulmak mümkün. Biz bir tur acentesi ile gitmediğimiz için kendi yemek organizasyonumuzu yaptık. Bir zincir marketten yiyecek ve içeceklerimizi, yerel bir fırından tendür ekmeklerimizi aldık. Geceyi bir otelde geçirdik. Biz gittiğimizde otel, Ağrı dağına çıkmak için bölgeye gelenlerle doluydu. Oteli bize ulaşım konusunda destek verecek yerel acente ayarladı.

1. Gün

Sabah otelde kahvaltı yapıp otelin önünde bizi bekleyen minibüslere eşyalarımızı yerleştirdik ve yola çıktık. Yaklaşık 1 saat 30 dakika süren bir yolculuk ile Çevirme köyüne geldik. Buradan sonra zirveye kadar herhangibir araç kullanmayacağız. Minibüsten indiğimiz yerde eşyalarımız katırlara yüklendi. Çadırların kurulacağı kamp noktalarına eşyaları katırlar taşıyor. Biz sadece günlük gerekecek kadar yiyecek ve içeceklerimizi yanımıza aldık.

Buradan sonra rehberim ve ben, yolumuza yerel acenteden ayrı şekilde devam ettik. Minibüsten inilen noktadan itibaren bir patikadan gidiliyor. Katırlar yolu öğrenmiş ve başlarında kimse olmadan kamp alanına kadar gidiyorlar. Biz de bu patikaya koyularak ilerledik. Bugünkü hedef 3300 metredeki ana kamp alanı. Yaklaşık 4 saat 30 dakika süren bir yürüyüş sonrası kamp alanına vardık. Sabah Doğubeyazıt'tan beraber yola çıktığımız grup bizden daha sonra kamp alanına ulaştı.

Yük taşıyan katırlar
Kamp alanı

Gruplar kalabalık olduğu için daha yavaş hareket ediyor. 3300 metreye vardığımızda kısa bir dinlenme molası ardından katırların gelmesiyle çantalarımızı aldık, hızlıca çadırlarımızı kurduk ve yerleştik. Sonrasında kısa bir çevre yürüyüşü, 200-300 metre kadar yukarı çıkış ve geri dönüş, sonrasında akşam yemeği. İlk gün yürüme yolu kolay-orta sayılabilecek bir yol idi. Temmuz ayı sonunda yaptığımız bu yolculuk sırasında hava tamamen açıktı, yakıcı bir güneş vardı. İlk gün şort ve tişört ile yürüdüm.

Mevcut patika sizi doğruca kamp alanına götürüyor. Yolda çok sayıda, zirve yapıp dönen yerli ve yabancı dağcı ile karşılaştık. Kamp noktasında konuştuğumuz kimsede yüksekliğe bağlı bir olumsuz etki yoktu. 3300 metre kamp noktasında acentelerin kuruduğu büyük çadırlar vardı. Acente ile gelen dağcılar burada yemek yiyor, çay içiyor, dinleniyordu. Kamp alanlarında su şilerimize su doldurmak mümkündü, bir kaç adet tuvaletvardı. Çadır kurmak için düzlük alanlar mevcut. Boş bulduğunuz herhangi bir yere çadırınızı kurabilirsiniz. Gece 3300 metre konakladıktan sonra ertesi gün bizim hedefimiz 4100 metredeki kamp alanına çıkmaktı. Bizim planımız 2 gün dağda konaklayıp zirveye varmak. Aşağıda yazacağım gibi, 3 gün konaklamalı zirve yapanlar da oluyor.

3300 mt kamp alanı

2. Gün

Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra çadırlarımızı topladık ve eşyaları tekrar katırlara yükledik. Günlük yiyecek ve içeceğimizi yanımıza alarak yürüyüşe başladık. Bugün hedef 4100 metredeki ikinci kamp alanı. Bir gün önceki güne benzer bir şekilde güneşli bir havada, yine mevcut patikaları izleyerek ilerlemeye başladık. Bir gün önceye göre yol biraz daha dik ve daha fazla taş kaya içeriyor. Yükseldikçe sıcaklığın düştüğü hissediliyor. 2. gün yol daha kısa olmasına rağmen daha yorucuydu. Hem kayalık arazi şartları, hem daha dik bir parkurdan yürüme, hem de yükseldikçe oksijenin azalması sanırım bu yolu daha yorucu yapıyor.

4100 metre kamp alanında kar yağışı

3 saat 15 dakikada 4100 metredeki kamp alanına ulaştık, sanırım biraz hızlı gittik. 4100 metre kamp alanında doğal düzlük alan az, zemin taşlı. Acenteler belirli alanları düzleyerek çadır kurmak için yerler yapmışlar. Biz de bu yerlerden birine çadır kurduk. 100-200 metre daha yüksekte de çadır yapılabilecek başka uygun alanlar da vardı ama genel olarak çadır yeri bir önceki kamp alanına göre kısıtlıydı. Biraz dinlendikten sonra yine bir çevre yürüyüşü, 100-200 metre kadar yükseğe yürüyüş ve tekrar geri iniş, sonrasında akşam yemeği ile günü bitiyoruz. Bu kamp alanında yine acentelerin yeme içme servisi yaptığı büyük çadırlar ve tuvaletler vardı. Su doldurabileceğiniz yerler de mevcuttu. Bu çadırlarda muhtemelen çay yapmak için sıcak su da bulunuyordur bilemiyorum, biz suyumuzu  kendi imkanlarımızla ısıttık.

Dışarıdan gördüğüm kadarıyla acentelerin yeme içme hizmeti mevcut şartlar dahilinde gayet iyiydi. Yemek sonrası meyve, bisküvi, kuruyemiş, çay ikramları bile var. 4100 metrede yüksekliğin etkileri ortaya çıkmaya başlıyor. Oksijen düşüklüğünü hissedebiliyorsunuz. Ani hareketler hemen nefes darlığı oluşturabiliyor.  Hava çok değişken. Gittiğimizde güneşli bir hava varken dakikalar içindeki havanın tamamen kapandığını, bir iki dakika boyunca  kar  yağdığını  ve  sonra  tekrar  güneş  açtığını

4100 metre kamp alanı

gördük. Daha önce 4000 metre üstüne çıkmayan benim için ilginç bir tecrübe oldu. Çevremde baş ağrısı ve bulantı yaşayan insanlar olduğunu gördüm. Gece 4100 metrede konakladıktan sonra ertesi gün hedefimiz zirve. Zirve için gece saat 3 te yola çıkmayı düşünüyoruz. Bizimle aynı alanda konaklayan grubun gece saat 1 de yola çıkacağını öğrendik ama biz iki kişi olduğumuz için ve gruplardan daha hızlı hareket ettiğimiz için rehberim gece saat 3 ün uygun olacağını söyledi. Gece yola erken çıkılacağı için herkes erkenden uyumaya gitti.

3. Gün

Gece saat 3 te yola çıktık. Hava soğuk olacağı için soğuğa uygun olacak şekilde giyindik, her ne kadar dolunay bir miktar aydınlık sağlasa da hava karanlıktı. Kafa lambalarımızı taktık, günlük yiyecek içeceklerimizi, kazma ve kramponlarımızı alarak yola çıktık. Bu sefer çadırlarımızı toplamadık, yerinde bıraktık. Zirve yolunda artık belirli bir patika yoktu. Genellikle taş-kayaların aralarından yol alıyorduk. Eğim önceki 2 güne daha fazla idi. Ama yol üzerinde teknik bir tırmanışa gerek olacak bir alan yoktu, normal bir yürüyüş ile ilerlenebiliyordu. Yol boyunca sayıları çok az olsa da çıkışı yarım bırakıp geri dönen insanlarla karşılaştık. 4900 metre yükseklikte zirve platosuna ulaştık. Bu noktadan sonra zemin  tamamen   kar - buz  ile   kaplıydı.  Ayakkabılarımızın  altına  kramponlarımızı takarak

Ağrı Dağı zirve

yola devam ettik. Bu kısım yolun en tehlikeli kısmı. Eğer zemin cam buz şeklinde ise kayıp düşme olasılığı var. Acele etmeden, düzlüğe geldik diye gevşemeden yola devam etmek lazım. Biz giderken zemin karlı olduğu için biz rahat bir şekilde ilerleyebildik. Gece saat 3 te başlayan yolculuğumuz sabah saat 8.40 ta zirvede son buldu. Zirve yolunda hava tamamen güneşli ama çok soğuk idi, zaman zaman sert rüzgarlar da oldu. Zirvede 20 dakika kadar kaldıktan sonra geri dönüşe başladık. Hava her an bozabilir, dönüş yolu uzun, bu sebeple zirvede fazla kalamıyoruz. Nitekim geri dönüşte zirveden yaklaşık 20 dakika kadar aşağıda iken, hava dakikalar için tamamen kapandı. Zirve görünmez bir hale geldi. İniş planımız önce 4100 metre kamp alanına giderek biraz dinlenmek ve çadırları toplamak, sonrasında da 3300 metredeki önceki kamp alanına gitmek şeklindeydi. Zirveden 4100 metre kamp alanına 2 saat 25 dakikada vardık. Sanırım yine biraz hızlı yol aldık. İniş çok kolay değildi, dizlerimi zorlayan bir yolculuk oldu. Yolda inmekte zorluk çeken, hatta kendi başlarına inemeyen, yardımlarla inen insanlar gördük. Acaba zirve yapabilmişler miydi bilemiyorum. Aslında iniş yolu çok zorlu bir yol sayılmazdı ama sanırım yüksek irtifa, yorgunluk ve uykusuzluk birleşince insanlar zorlanmış olabilir. 4100 metre kamp alanında çadır ve eşyaları çantalara yerleştirip tekrar katırlara yükledik. 2 st 45 dakikalık bir yürüyüş sonrası 3300 metre kamp alanına indik. Çadırlarımızı tekrar kurduk ve geceyi burada geçirdik.

4. Gün

Sabah 9 gibi yola çıktık ve ilk gün minibüslerin bizi bıraktığı noktaya yürüdük. Hava yine oldukça sıcaktı. Saat 11,25 te minibüslerin bizi beklediği alana geldik ve böylece Ağrı dağı faaliyetimizi tamamlamış olduk.

 

Gelelim dağa çıkış öncesi ve çıkış sırasında önemli gördüğüm, rehberimin benden özellikle dikkat etmemi istediği noktalara;

Öncelikle rehberli çıkış çok önemli bir konudur. 2024 yazında yaşanan ölümlü kaza sonrası zaten artık rehbersiz çıkmaya izin verilmiyor diye biliyorum. Ben çok deneyimli bir rehber ile çıktığım için oldukça şanslıydım. Bizim de 4100 metrede dinlenirken ya da zirveden inişte karşılatığımız gibi dakikalar içinde güneşli bir havadan yoğun bir bulutlu havaya dönüş olabiliyor. Özellikle zirvenin son 100-200 metresinde yoğun bulut altında yolu bulmak mümkün olmayabilir. Rehberden ya da gruptan ayrı bir şekilde ilerlemek tehlikeli sonuçlara yol açabilir. O yüzden daha önce bu dağa çıkmadıysanız, rehberinizin sözünden çıkmamanızı öneririm.

ÇAdır içinden görünüm
Zirve yolunda taşlık kayalık zemin

Tur firmalarının internet sayfalarında yazılan “Ağrı Dağına herkes çıkabilir” ifadesiyle ilgili birkaç şey yazmak istiyorum. Evet yolu kolay, özel bir teknik eğitime, tırmanış tecrübesine sahip olmanız gerekmiyor. Sadece yürüyerek çıkılabiliyor, zirve yapmak çok özel bir dağcılık tecrübesi gerektirmiyor gibi görünebilir ama bunun bir yüksek irtifa çıkışı olduğunu unutmamak gerek. Zirveye doğru giderken zirveye çıkamayıp geri dönenler, zirve yapsa bile iniş sırasında çok büyük zorluk çekenler gördük. Yüksek irtifa normal bir insanın alışık olduğu bir durum değildir. Oksijen düşüklüğü ciddi sorunlara sebep olabiliyor. Yoğun baş ağrısı, bulantı, kusma yaşayan gördük. Durum daha ilerlerse nörolojik sorunlara, akciğer problemlerine kadar gidebilir. Bu yüzden bana rehberim ilk önerisi, Ağrı dağına gitmeden önceki birkaç hafta, yüksek alanlarda zaman geçirmem gerekliliği idi.

Ben Ağrı dağı çıkışı öncesi 3 hafta sonunda, biri 3100 metre civarı, diğer ikisi 2000-2500 metre yükseklikte yerlere gittim. Buralarda olabildiğince zaman geçirdim. Yükseğe bir şekilde adapte olmaya çalıştım. Benim gibi “0” rakımda yaşayan ve çok fazla yüksek dağ tecrübesi olmayan biri için sanırım bu faaliyetler çok faydalı olmuştur. Yerel kişiler bu yüzden zorlanmadan zirveye varabilir çünkü yükseğe alışkınlar ama “0” rakımda yaşayan kişilerin Ağrı dağı öncesi yüksek yerlere alışması önemli diye düşünüyorum. Yüksekliğe alışkanlık dışında diğer önemli bir konuda kondisyon. Sonuçta 3 gün boyunca her gün 4-5 saat yürüyüş yapılacak bir faaliyet. Belki zor bir yol değil ama düz bir yoldan da gidilmeyecek. Özellikle dağa çıkışta 3000 metreden sonra diklik artacak, taşlı kayalık yollardan yürünecek. Özellikle de zirveden iniş yorucu ve dizler için oldukça zorlayıcı olabilir. Bu yüzden Ağrı dağına gitmeden önce antremanlı olmakta fayda var.

4100 metre kamp alanı

Yükseğe alışmak için rehberimin bana ikinci tavsiyesi ise kamp yerlerinde olabildiğince hareketli olmam ve kamp bölgesinden daha yükseğe doğru kısa yürüyüşler yapmamdı. Ben kamp alanlarına varıp biraz dinlendikten sonra 1-2 saat boyunca 100-200 metre kadar yüksekliğe kadar çıktım ve kampa döndüm. Özellikle 4100 metre kamp yerinde oksijen seviyesinin düşüklüğü belirgin olarak hissediliyordu. 1-2 saatlik faaliyet biraz yorucu olsa da, vücudumun kısa sürede adapte olduğunu hissettim. Ertesi gün zirveye çıkarken nefes anlamında hiç zorluk çekmedim.

Yükseğe alışmak için diğer bir uygulama, dağda daha fazla gün dağda konaklamak olabilir. Biz zirveye giderken 3300 metre ve 4100 metrede kaldık, yani 2 gece dağda kalarak zirveye ulaştık. Dönüş yolunda da 3300 metre kamp alanında bir gece daha kaldık. Bazı tur firmaları bu şekilde giderken, bazı tur firmaları gidişte dağda 3 gün kalıyorlar. 1. gün 3300 metreye çıkıyorlar. 2. gün 3300 metreden 4100 metreye çıkıp tekrar 3300 metreye iniyorlar orada konaklıyorlar. 3. gün tekrar 4100 metreye çıkıp burada konaklıyorlar ve 4. gün zirveye çıkıyorlar. Bu yüksek irtifaya alışmak için daha uygun bir yaklaşım gibi görünüyor. Eğer yüksek irtifaya alışkın değilseniz bu şekilde bir faaliyet seçmek-planlamak daha uygun olabilir.

Çok su için. Eğer yaz ayında gidecekseniz ilk 2 gün güneşin altında terleyerek çok su kaybedeceksinizdir. Yüksek irtifaya uyum sağlamak açısından da bol su içmek çok önemli. Aklınıza geldikçe su için. Çay bir su kaynağı olarak görülebilir ama bazı çaylar aynı zamanda idrar söktürücülerdir, o yüzden sadece çay içerek yeterli su alamazsınız, hatta çay içerek su kaybedebilirsiniz.

Malzeme her türlü dağcılık faaliyetinde çok önemli. Bildiğim kadarıyla bazı acenteler malzemeleri tur paketine dahil ediyor, bazısı ücret karşılında temin ediyor. Tur acentesine önceden bu konuları sormanız gerekiyor. Soğuk ve rüzgara dayanıklı çadır, uyku tulumu edinilmesi şart. Ayakkabılar çok önemli. Sıradan bir spor ayakkabısı ile böyle bir faaliyete kalkışmayın. Taşlı ve kayalı yerlerden yürüyeceksiniz. Ayakkabı parçalanıp sizi yarı yolda bırakabilir. 4900 metre yükseklikten sonrası genellikle kar ve buzlu oluyor dolayısıyla ayakkabınıza krampon bağlamanız gerekecek. Buna uygun bir ayakkabı almanız önemli. Biz yanımızda kazma da götürdük ama kullanmadık, yaz aylarında zirve yapacaksanız çok gerekli olacağını çok düşünmüyorum.

 

Yazın yaptığım bu faaliyette ilk iki gün şort ve tişört yeterli geldi. Özellikle ilk gün güneş çok yakıcı idi. Ben rehberim önerdiği halde kullanmayı sevmediğim için şapka almadım, sonradan anladım ki şapka çok önemliymiş, siz alın. Güneş kremi ve geniş bir şapka muhakkak yanınızda olsun derim. İkinci gün yukarı çıktıkça hava serinleyeceği için yanınıza uzun kıyafetler almanızda fayda var, molalarda, üşüdükçe üzerinize kat kat giyebilirsiniz. Her an havanın değişebileceğini, sağanak yağmurun bile yağabileceğini akılda bulundurmakta fayda var. Çantada uygun kıyafet bulundurmak lazım. Zirve yolunda ise ben rutin bir kar montu ve pantolonu giydim. Benim için yeterli idi. Hiç üşümedim.

Bir turla gitmeyip kendiniz gidebilir misiniz, evet biz öyle yaptık, hem daha özgür olacaksınız, hem de muhtemelen daha ucuz olacaktır. Ama benim rehberim dağcılık ve Ağrı dağı konusunda çok tecrübeli, yerel acentaları tanıyan birisi idi ve biz bir gruba dahil olmadık, yerel bir acentadan ulaşım ve eşya taşıma için destek aldık sadece.

 

 

 

Dağda ne olacağı belli olmaz, fırtına olur, hava kapanır, zirve göremeyebilirsiniz. Ertesi gün tekrar zirveyi denemek isteyebilirsiniz. O yüzden uçak biletlerinizi en az bir gün fazla bölgede kalacak şekilde almanızda fayda var.

Bir sorunuz olursa bana yazabilirsiniz. Amatör bilgi ve deneyimimle elimden geldiğince cevap vermeye çalışırım.

                                                                                                                                                                Burhan Mayir

Dönüş yolunda

Yiyecek konusun fazla bireysel bir konu. Acentelerin yemek kapsamını bilemiyorum, dışarıdan yeterli görünüyor ama sonuçta biz onlarla yemedik, tur katılımcılarına sormak lazım. Yanınızda yedek yiyecek ve içecekler olsun derim. Sonuçta eşyaları kendiniz taşımıyorsunuz.

Yanınıza çuval almayı unutmayın. Kamp çantalarının gerek minibüsle, gerek katırlarla taşınması sırasında korunması açısından önemli. Çuvalı bağlarsanız, hem çok fazla toz girmez, hem çantalar yırtılmaz.

Dağda çok fazla dağcı olacak. Çadır için düz bir yer bulmak önemli. Kamp alanına çıkar çıkmaz ilk yapacağınız iş, oyalanmadan bir çadır yeri bulmak olsun. Tecrübeli dağcıların gelir gelmez hemen yer baktığını göreceksiniz. Öncelikle yerinizi garantiye alın çadırınızı kurun.

© 2019, Diese Seite wurde von Burhan Mayir gegründet

bottom of page
Burhan Mayir - DoktorTakvimi.com